BUGÜN
“Bir
zamanlar insan bir yerlerde vardı.”
Kehanet insanlığın sonu ile
ilgileniyor. “Bugün” tüm insanlar olarak kaybettik. Vicdanımızı kaybettik.
İnsanlığımızı kaybettik. Bugüne olan inancımızı kaybettik. Aklımızı kaybettik.
Evrimi köreltmeyi nasıl başardık? Evrim
gelişimdi. İnsan da hep gelişti. Peki ya sonra? Gelişimin kendi olan zekâ nasıl
köreldi? Evrim insanlık adına değil canlılık adına bir karar verici rolünü
üstleniyor. Canlılığın çoğalmasını sağladığı ve türleri çeşitlendirdiği apaçık
ortada. Daha iyiye giden bir mücadele izlenimi ile canlılık ve türleşmenin izlerini
gözler önüne seriyor. Ancak insanlık nereye gidiyor?
Felsefi olarak sorulması gereken
soru canlılığı gelişen insanlık ahlaki olarak gelişiyor mu? Daha uzun yaşıyoruz
ama daha iyi değil. Gelin ne demek istediğimi biraz açayım. Ortalama ömrü
uzayan bir insan popülasyonu var. Artık insan türü dünya üzerinde canlılığını
daha uzun süre sürdürüyor. İnsanlığın daha iyi yaşamadığını savunduk peki iyi
nedir?
Kant’a göre iyi yasaya uygun
olandır. Bugün insanlığın genel ve en yerelleştirilebilir iyi kavramı bence Kant
tarafından öne sürüldüğü için Kant’ın görüşü ile tanımlayacağım. Kant ahlakın,
iyinin ve kötünün görev ve yasa bilinci ile tanımlanması gerektiği düşüncesini
savunur. Kant’a göre “dünyada, dünyanın dışında bile, iyi bir istemeden başka
kayıtsız şartsız iyi sayılabilecek hiçbir şey düşünülemez” (Kant 2013:8).
Kant’a göre iyilik ve kötülük
kavramlarının eylemlerin kendisinde de aranmaz. Birbirini kopyalayan eylemler
ahlaki olarak zıt olabilirler. Örneğin, bir eylem olarak cinayet. Bir insanı
öldürme eylemi olarak kötü bir eylem olarak nitelendirilemez. Bu eylemi kötü
yapan bu eyleme sebep olan istemenin ahlaki değerlendirmesidir. Yani Kant’a
göre ahlaki olarak yanlış görülen eylemlerin eylem bazlı ele alınamayacağı. Bu
eylemlerin arkasında yatan istençlerle değerlendirilmesi gerekir.
Ahlakla ilgili tartışmamızda genel
bir ahlak tanımı yaptığımıza göre gelelim elimizdeki bu tanımın kullanılmasına.
Yukarıda da söylediğimiz gibi evrimin canlı popülasyonunu arttırmasının ahlaki
olarak bir vasatlaşmaya götürdüğünü söylemiştik. Burada Kant’ın ahlak bilincine
atıf yapmamın sebebi eylemlerin kötüleşmesi yerine genel anlamda iyileşmesindeki
serap. Yani yıllar önce insanlar sürekli devinen ve sonu gelmeyen
dünya savaşları sarmalının içindeydi. Sürekli olan savaşlar eylem olarak günümüzde
ahlaki çöküş olarak görülen tüm eylemlerden daha kötüydü. Irkçılık ve kölecilik
gibi günümüzde hiçbir toplum tarafından kabul görmeyen düşünme eylemleri
geçmişte kabul görüyordu.
Bunların hepsi neticesinde serap gören
bir insan insanlığın ahlaki olarak yükseldiğini söyleyebilir. Ancak insanlık eylemsel
olarak yükselen ahlakının yerine içlerinde yaşattıkları kötü ahlaki istenci farklı
eylemlerle yaşatmaya devam ediyor. Amerika’da 100 yıl önce uygulanan ırkçı
uygulamaları örnek verip ırkçı eylemlerin bittiğini ya da azaldığını savunabilir.
Ancak bugünkü yazımızın konusu ve vurgulamak istediğim olgu da değişim olarak
görülen bu eylemlerin altında yatan ırkçılık istencinin daha da körüklendiği.
Artık insanlık içinde barındırdığı ırkçı istenci farklı eylemlerle ortaya koyuyor.
Kadınların geçmişte yaşayan kadınlardan çok daha rahat olduğunu söyleyen
güruhun yerine kadını ezen ataerkil istencin hala farklı eylemlerde yaşadığını günümüzde dünyada yaşayan her kadın farklı olaylarda tecrübe ediyor. Hatta
şunu söyleyebilirim ki ahlaki olarak iyileşmiş değil kötünün içinde yaşamaya
çalışan bir topluma doğru eviriliyoruz. Eylemlerimiz masumlaşıyor. Artık zenciler
otobüse binebiliyor. Toplumun içinde yaşayan ırkçı istençler farklı eylemlerde
can buluyor.
Bugünkü eylemler ve ahlak problemi üzerindeki
tartışmamızı şu cümlelerle özetlemek istiyorum. Kötü ve iyi, insandan ve
toplumdan ayrı bir eylem olarak değil; hepimizin zihninde az ya da çok yaşayan
hayaletler gibi içimizdeler. Yükselen insan topluluğu iyiyi ve kötüyü yok etmek
ya da durdurmak değil sadece farklı bir görüntüye büründürerek adına ahlaki
diyebilmeye çalışıyor. Artık daha az insan ölüyor buna şüphemiz yok. Ancak daha az
insanın ölmesi yaşayanların suratındaki insan maskesini çıkarmıyor. Artık daha
insani ve ahlaki taklidi yapabilen gelişmiş canlılarız. Umarın “yarın” hem iyiyi
hem de kötüyü konuşabiliriz.
Kaynakça:
1.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 22, 2015, Yavuz KILIÇ
2.
Yayla,
A. (2005). Kant'ın Ahlak Eğitimi Anlayışı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 38(1), 73-86.
3.
Duran,
M. S. (2017). KANT’IN ÖDEV AHLAKI ÜZERİNE. Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, (6), 57-84.
4.
Öktem,
Ü. (2007). Kant ahlakı.
Comments
Post a Comment