26 KASIM 2022
26.11.2022
Çaresizlik,
insanın kendine uydurduğu bahanelerin tükenmesiymiş. Önceden çok yalan söyleyen
her insan yalanları ortaya çıkınca çaresiz kalırmış bu yüzden. Ben şimdi
çaresizim, kendime söylediğim yalanları tükettiğimden. Bugünün adı çaresizlik
çünkü bugün bir yalanımı daha itiraf ediyorum kendime. Tüm gün, o tüm saatleri
suya atar gibi attım uyudum uyandım, günü bitirdim. Hiçliği ne kadar
sevmediğimi itiraf ediyorum kendime. Saatlerin geçmesini ne kadar sevmiyorum,
kendi kendime. Bakınız efendim artık benden geçiyor yaşamak meşgalesi lütfen
gelin ve yaşayın bu hayatı. Unutmadan söyleyeyim sizin olan bu hayatı ödünç
almak benim için taşıması büyük bir sorumluluktu. Lütfedip bana teslim
ettiğiniz hayatınız için.
Bugün
sabahın ilk ışıklarında, hayatımın en geç kalktığım günlerinden birinde uzun
uzun uyumanın verdiği sersemlik ve içerden gelen seslerle kafamı kaldırıp ışığa
baktım. Dün ne kadar umutluysa bugün o kadar ölü umutlar dalgasıydı. Düşündüm,
düşünmeye çalıştım, yoruldum kalkıp aynaya baktım. Ardından kahvaltı
hazırladım. Domates soymanın ve doğramanın her defasında farklı bir yöntemini
deniyorum kendimce. Doğru tekniği kendim bulacağım diyorum kendi kendime. Bazı
şeyler doğruluk değil, doğrulmaktır demişim. Saçma bir söz olarak ilişiyor
şimdi aklıma. Kahvaltının her zamanki tadına bir tutam nar ekşisi ekleyip sofradan
kalkıp kitaplarıma dönmek yerine kaçtım bugün onlardan. Kaçmasaydım, düşünecektim.
Düşünmekten nasıl kaçılırsa öyle kaçıyorum bugünlerde. Bugünlerde düşünmekle
savaşmak istemiyorum kendi kendimce. Uzun zaman önce yaşamış bir adamı hatırlamak
gibi yaşıyorum hayatımı. Sanki bir gün anlatacak gibi, yazacağım hayatı
yaşıyorum.
Şimdi
bu satırları yazmadan az evvel kendime anlatıyordum. Kafka’nın “Dönüşüm”
kitabını düşünüyordum. Ben de böcek gibi olmaya başladım. Çok büyük bir fark hissediyorum
Kafka’dan ben kişiliği yaşamımı değil düşüncelerimi bir böcek gibi gizliyorum
bir odanın içinde gizliyorum. Günde birkaç kez ihtiyaçlarını giderdiğim
düşüncelerim var zihnimin içinde. Onları düşünmek düşünmüş olmak, onlarla
ilgili her şey gizli. Kafamın içinde yaşadıklarını bile itiraf edemiyorum
kendime. Çünkü ben öyle düşünmüş ya da düşünüyor olamam değil mi?
Masum,
ne demek masum. Düşüncelerimi masum olmamakla suçluyorum. Çoğu bir cinayet
fikri gibi. İnsanlığımı öldürmek istiyorlar. İnsan olmamı istemeyen düşünceler.
Onlara artık izin vermemeliyim kapıyı bir daha açmamalıyım ve onları öldürmeliyim.
Benim onların üzerine basıp ezecek cesaretim yok ama onları öldürmek için aç
bırakabilirim. İlişkilerime de aynısını yapmıyor muyum zaten. Onları bitirecek
gücü bulmadığımdan onları aç ve susuz bırakıyorum. Günü gelip öldüklerinde
onları suçluyorum. İtiraf etmek istemediğim için kendime.
Bugün
Kafka’ya bir şiir yazdım;
Dönüşmekte
olduğum yaratık,
Beni bir böcek
olmaktan çok,
Bir insan olmak korkutuyor.
Kafka acaba
hangisinden daha çok korkardı. İnsan olarak yaşıyor olmak mı onu daha çok
korkutuyordu yoksa gerçekten insan olmak mı?
Boğazlanan
bir çocuğun kanı gibi aktı zaman…
Nazım Hikmet
Comments
Post a Comment