16 ARALIK 2022
16.12.2022
Bırak ve git! Bir emrin uygulanışı, "bırak" ve "git". Bırak, pes etmek isteyen insanların sığınağı olur. Git, pes etmiş insanın zorunluluğu olur. Bir zafer değildir kalmak. Her gidenin kalanıyla savaşta olduğu düşünülmemelidir. Gitmek, yalnızca bir eylemdir, kalmak kadar pozitif bir eylem. Gitmek olmadan önce bekleyen uzun kalmalar vardır. İşkence gibi bekleyişlerin hamile bıraktığı uzun kalmalar. Hamile bekleyişler, gebeliğin sonunu doğacak umutların getireceği yeni kalma sebeplerini bekliyorlardır. Bazı bekleyişler düşük yapar, bir anda gitmek kanar kesilen damarlardan. İnsan açlığını kanayan umutlarından emdiği kanla doyurur. Umut katildir. Gitmeyi öldürür. Gitmek uzunca bir bekleyişin çocuğudur. Bekleyiş bir umutla sarılmak ister. Doğan çocuk kız çocuğu olarak beklenmektedir. Adı, kardelen koyulacaktır. Kardelen doğamaz. İnsanın kendi vücudunu öldüren kötü huylu bir kansere dönüşür. Ameliyathane hazırlanır, kardelen vücuttan acilen alınmalıdır. Tüm bekleyişler boşadır. En büyük umutların bile sakat doğduğu herkesçe bilinmektedir. Uzun bekleyişlerin, uzun ölüşleri kirletir sofrayı. Sofranın bir ismi yoktur. Zaten kimse tarafından bilinmiyordur, kiminle sevişilmiştir de umuta hamile kalınmıştır. Günü geldiğinde illaki bir cevap bulunur deyip geriye atılır. Umut, piçtir. Daha doğmadan kaderi bellidir. Ya biri tarafından devletin korumasına alınacaktır ya da sokaklarda yasam mücadelesine çıkacaktır. Tüm umutlar gibi sakat doğduğundan sokakta cok yaşayamayacaktır.
Umutların sakatlığı kullanılır dilencilik yaptırılır. Tum umutlar dilencidir. Yaşlı gözlerle daha fazlasını isterler insanlardan. Baska seçenek yoktur, yaşıyor kalmak için. Tüm yolların kapandığı anda, umutların toprağı kurumamışken daha. Başka duygularla sevişir beden. Çoğunun adi bile bilinmez, isimsiz duygular. İsimleri yaşanılan günün tohumudur, anı diye çağırırlar onları. Anılar kafası yerinde olmayan insanların peydahladığı meçhul duygulardır. Her biri ayrı bir duyguyu temsil eden sayısız, anlamsız zevk. Zevkin bir his olarak her duygunun hamisi olması bu yüzdendir. İnsanın kanında her birinden bir damla vardır. Çoğu zaman cinsel yolla bulaşan en ölümcül virüstür bu zevklerden biri. Aşk denildiği de olmuştur adına. Kimileri farklı isimlerle de çağırmışlardır onu. Ancak aşk, tek çocuklu dul bir kadındır. Sahip olduğu her sey büyük bir kumar masasında pay göz edilmiştir. Günü gelince kaybedileceği herkes tarafından bilinmektedir.
Bırak ve git, kal ve gel. Bunlar zıtlık değildir. Gitmenin tersi, gelmek değil kalmaktır. Çünkü kalmak her gün gelmeye cesaret etmektir. Bırakmak, pes etmek değil uzun kalmaların yan etkisidir. Bırakanları anlayın onlar uzun uzun kalmışlardır. Ölüm doğurmamak için umuta hamile kalmışlardır yalnızca. Sonra bir elveda öpüşürler son defa. Son defa bir hoş eder sonra kalırlar, bırakıp giderseniz. Çünkü gitmek bırakılanda kalmaktır.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Kapı kapandı,
Çaydanlığın altı hala açık.
Sert bir sessizlik esti evin içinde,
Salonun duvarında akreple yelkovan tartışıyorlar uzun uzun.
Çaydanlıkta kaynıyor su,
Gidip bakmalı mı yoksa sokağı peşlemek mi gerek.
Öylece durdu evin içindeki bütün atomlar,
Bakmadığın zaman da oradalar eminsin.
Çaydanlık içinde su, kaynıyor,
Adam kapıyı çekip gitti.
Bisküvi alınmış marketten biraz çerez,
Çayla iyi giderdi şimdi.
Adam diyorum niye gitti?
Çayı demlemek gerek,
Uzunca bekleyişler,
Ağır ağır gidişler yazmış not masanın üstünde.
Mektup yazmış öylece gitmiş.
Bari çayı içseydik...
Comments
Post a Comment