17 ARALIK 2022
17.12.2022
Sahnede olmanın ağırlığını duyuyorum yaşıyor olmakta. Sahnenin ağır sorumluluğunu biçiyorum kendi yaşıyor oluşuma. Herkesin gözü üstümde, ne yaparsam duyulacak. Sanki ben zorlamışım gelmeye herkesi. Ben zorlamadım kimseyi, bir karga değilim ben, bir kedim yok. Kimseyle oynamak istemiyorum. Bu hep böyle olmaz!
Sahne, tirad.
Kaybolup gidiyor ayın solgun ışığının altında fakir kene. Ucuza kaçmış sahibi tasması kopmuş. Kaybolup gidiyor sokağın ıssızlığına fakir kene, yoksun, kimsesiz, acıkmış, kana susamış.
Ucuz romanlardan bir sahne yırtmak sonra kaderin yağlı kağıdına yapıştırmak ıstiyorum. Kendi sahnelerimi kurgulamak istiyorum. Filmlerin soyunduğu bir dönemde kitaplığımı giyinmek istiyorum. Kendi aşkımı bulmak istiyorum hiçlik ve karanlık gibi manasız diyalogların arasından. Ben bir ödüle adayım, dünyanın en yalnız, yanlısı. Neyden yanaysam ondan taraf yalnızım. Ödülümü zamandan aldım. Sahne o günkü gibiydi. İzleyenler arasında herkes vardı. Ben, karga ve kedi. Yan yana duruyorduk sahnede, izleyenler arasında herkes vardı. Sahneye biri atıldı. Konuşmamı yapıyordum. Kendisi adaylardan biri, tanıdım görünce yüzünü. Bağırdı sen yansız bir yalnızsın, ödül benim hakkım. Ben senden yanayım, yalnızım, dedim.
Bir şiir yazdım.
.
.
.
.
.
.
.
.
Öğrendim silmeyi varlığımı kağıtla,
Yazdıkça siliniyor varlığım.
Kelimlerin arasında sek sek oyanayan bir çocuk,
Saklambaç oynuyor mahhalleden arkadaşlar
Saklanıyor hilmi, buluyor vedat
Çanak çömlek patladı
Hadi bir daha say
Bir, iki, üç...
Yazdıkça siliyorum dünden, yarına
Her gün yazıyorum, çünkü silinecek şeyler yaşıyorum
Her gece ölüyorum, sabaha doğmak için
Er geç vakti gelecek, doğmayan günlerin
"Her gece ölüyorum, sabaha doğmak için."
ReplyDelete