31 ARALIK 2022

31.12.2022
     365. günü yılın, bugün. Bir veda edebilmek mümkün değil. Çünkü bu yılın her anını hatırlayacağım. Tüm günlerini tekrar yaşayacağım. Her adımımı tekrar atacağım yeni gelen yılın içinde. Geçen yıl bugün ne yapmaktaysam, bu yıl diyeceğim gelmekte olan yıl, daha iyilerini yapacağım. Geçti benim zamanım. Mevsimim bitti. Artık kış geliyor. Kar yağacak kar taneleri beyaz bir çarşaf misali örtecek sokakları, çatıları. Ben karın altında bekleyeceğim bir tohum misali. Güneş yeniden doğuncaya dek bekliyor olacağım.  Yeni yıl yeni umutlar fısıldayarak gelecek. Ben sadece daha iyi bir insan olmak isteyeceğim ondan. Ruhsuzluğumdan kurtulmam gerekiyor. Hissetmeksizliğim, hiçbir şeyi anlayamayacak kadar uzak kalmam insanlardan, son bulmalı. Herkesin canavar olduğuna karşı geliştirdiğim inanç, gerçek değil. Herkes, yaşayan her insan canavad olamaz degil mı? Dostoyevski olsam bu soruya olabilir derdim. Tüm insanlığı canavar olarak okuyabilirdim onun satırlarında.  O olsam bundan emin olur ya degilse diye sorardım. Yani bütün olarak insanlık ya canavar degillerse, değilse. O zaman yaşamın kendisi açılır ve yaşanmaya başlanır sayarım. Hiçbir zaman popüler olamayacak değil mi Dosto, aşık olursa kendi olağanüstü dizelerini okuyamayacak. Kireçburnu sahilde Dosto sevgilisine kitap okuyor, olacak şey değil. Her şey gerçek olabilir, dersin. Her şey gerçeğe ait olabilir. Dostoyevski ile sohbet edebilirsin mesela, Karamazov Kardeşlerden biri olabilirsin. Bugüne, yeni güne, yeni yıla iman edebilirsin.

    İnsan inanmadan yaşayamaz, ne de olsa. Sen de inanırsın kendine. Kendi geleceğini kutsarsın kendince. Başkasının duasını değil kendi hayatını yaşarsın. Kendi kendine inanan insan, safları boşaltıp karnı doyan insan olur, kim bilir.  Ben bilirim. Bir masal anlatsam kimse inanmaz. Ancak bu masala, din dersem herkes inanır. İnansın, inansın da bilsin öyle inansın. Nasıl yani?

    Ben biliyorum, sen bilme. Kimin ne bileceğini kendisi bilsin. Neye inandığını bilsin, sonra istediğine inansın. Önündeki sıfatlara değil gerçeğe inansın. 
 .
.
.
.
.
    Yeni yılın ilk gününden başlayarak daha çok okumak, daha çok yazmak istiyorum. Bir romanın cümlelerini saklıyorum icimde. Yazıyorum, yazmanın kalsmini sıkça kapatıyorum. İçimi de sıkça kapatıyorum ki kurumasın. Biri gelip açıyor içimi sonra gidiyor. Ne açıp ne kapıtıyor. Kuruyup kalıyorum. Bir nefes alıyorum yaşamaktan. Başım dönüyor. Sigarayı bıraktım. Ciğerlerim beni daha çok seviyor artık. Belki de ben onları daha çok sevdiğimden öyle düşünmek istiyorum yalnızca. 
.
.
.
.
.
.
      Küçük bir çocuk, küçük bir kıza aşık olabileceğini bilmeden aynı şeftali ağacına doğru koşuyor. Çocuk şeftali ağacını görmüş rüyasında koşuyor. Kızın yanına yakın duruyor. Kıza soruyor çocuk.
-Kimsin sen?
- Ben Gizem. Sen kimsin?
- Ben Umut. Neden geldin buraya, bu saatte?
- Rüyamda gördüm. Şeftali ağacını geldim. Sen neden geldin?
- Ben de rüyamda gördüm. Seftaliler mavi maviydi.
-Aynı rüyayımı görmüşüz? Sen neden giriyorsun benim rüyama?
- Ne malum senin benim rüyama girmediğin.
Çocuk uyanıyor. Rüyada içinde rüya, koşarak çıkıyor evden yalin ayak şeftali ağacına koşuyor. Kimse yok. Kızı düşünüyor. Kim o kız? Hiç tanımıyor.
.
.
.
.
.
Yeni yıl

Uyanıp selam veriyor güneş dünyaya,
Gün aynı gün, Dünya aynı dünya degil yalnız 
Sabah aynı sabah, insan ayni insan değil yalnız
Uyanıp soruyor kuzeyden güneye, 

İnsanlar aynı sıfıra tutunuyorlar,
Ellerinden sayılar yazan bir takvim
Siliyor yazıyor eskisini atıyor, yeni takvim
1 ocak her şey aynı, sadece farklı insanlar



Comments

  1. Yeni yılda, içimizin kurumamasını ve tutunduğumuz 0 ların etkisiz eleman olmasındansa tüm kaygılarımızın önüne geçip değersiz kılmasını dilerim. Sağlıklı yıllar :)

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular Posts