Aristoteles Poetika I-VII
Aristoteles Poetika I
Bunları yazmadan
önce uzun uzun düşünme görevini yerine getirdim. Poetika'nın her bölümüyle
ilgili birkaç söz etmek gereksinimi duyuyorum. Bunu genel bir inceleme olarak
da görebilir ve bunun çevresinde değerlendirebilirsiniz. Ancak ben Poetika'yı
3. defa okuyuşumda kendime yorum yapabileceğim bir alan açmak gayreti duyduğum
için bunu yapıyorum.
Sanatla doğrudan
ilişki kuran kişiler, sanatçılar; bunu anlatım olarak en iyi taklit en güzel
sanattır. Antik sanatın gerçekçiliğin bir sonucu insana en çok benzeyen heykel
en güzel olarak kabul edilirken modern sanatın önce rasyonelden realizmden
kayması, geçirdiği evrim sonucu absürdün sanat olması 2000 sene önce pek de
sanata dahil değildi. 2000 sene önce bir koli bandıyla muzu duvara
yapıştırsanız ve bu sanat deseydiniz bir daha sanata yaklaşmanıza bile izin
vermezlerdi. Bunun neticesi olarak tüm sanatlar içinde Aristoteles'e göre sanat
bir taklit ve bu taklidin dereceleriyle mümkündür. En iyi sanat da taklidini en
iyi başarandır. Dönem dans sanatının da hayvanların ve doğa olaylarının taklidi
olması da aynı sebeplere dayanır. Belki de soru, neden günümüz sanatı bu kadar
gerçekten uzak? olmalı. Bunun cevabı da en son ne zaman doğayla buluştunuz?
sorusuyla ortak bir cevap alacaktır.
İnsan doğadan ve
insandan uzaklaştığı için sanat da insandan ve doğadan uzaklaşıp hayal gücünün
bir uzantısına dönüştü.
Aristoteles Poetika II
İkinci bölüm
sanatta en ilginç soru olan, nesne sanatla ilişik midir? sorusunun bir uzantısı
oluyor. Bu soruya vereceğiniz cevap, nesnelere bakış açınızın zamanla
değişmesiyle de değişecektir. Nesne insanın sanatının bir parçası mıdır? Sanat
insanın bir parçası olarak işlevsel midir?
Vereceğiniz
cevaplar, komedya ile tragedya arasındaki ayrıma Aristoteles'e göre taklidin
yönüyle alakalı olan cevaba götürüyor. Ona göre insan ya iyiyi ya da kötüyü
taklit edebilirdi. Bu da sanatın plastik olarak ikiye ayrıldığını gösteriyordu.
Günümüz sanatının kırınımlarının da sanata eklenen bilinç üstü etmenler olduğu
söylenebilir. Eskiden görünen sanatla ilişkilendirilirken şimdi her sanat eseri
kendinde görünmeyen hatta sanatçının bile bilincinde olmadığı aşkın bir
bilinçle yorumlanıyor.
Aristoteles Poetika III
Üçüncü bölüm şu
cümleyle açılır; "üçüncü bir fark vardır ki o da kişinin bu nesneleri ne
tarzda taklit ettiğidir."
Bence bu tarzın
gerçekliğini belirten de taklidin ne derece başarılı olduğudur. Çünkü her
değişim farklı sonuçlar yaratacağı gibi her evrim de dildeki sanattaki ve
insandaki bu değişimlerin ne kadar hayatta kalabildiğine bağlıdır. Evrimi
dengede tutan doğa, sanatı dengede tutan ve dizginleyen de aklın kendisidir.
Aristoteles Poetika IV
İnsan şiiri
neden yaratmıştır. Dönemin şiirini tahayyül etmek en azından nedenini anlamak
güç değil. Daha güç olan günümüz şiirinin ne derece yergiyle karşılaştığı.
Dilin üstün bir amaca hizmet ediyor oluşunu neden kaldıramıyoruz. dönem
şiirinin dünyayı yöneten bir unsur olması, günümüz şiirinin de sadece kısıtlı
bir elitin sevgisine mazhar olan ve neredeyse bir azınlık eğlencesi haline
gelen tiyatronun bir uzamı olması. Klasik Tragedya beklentisi olmasını geçtim,
Türkiye'de ve dünyada elit sanatın gittikçe daha küçük bir zümrenin ilgisini
çektiğini görmek mümkün. Bu kısıtlı nüfusun ilgisini çekiyor olması birilerince
hoş görülebilir. Ancak bilinmelidir ki sanatı geliştiren oldukça geniş bir
tabanda faaliyet göstermesi. Geniş olarak topluma hitap etmeyen her sanat türü
günümüzde olduğu gibi dejenere olmak zorunda kalacaktır.
Aristoteles Poetika V
"komedi
daha bayağı insanların taklididir ama kötülüğün her türünü ele almaz."
Bu cümle bana
aynı zamanda günümüz eserlerinin merkezi olan komedya ve güldürünün neden bu
kadar yaygınlaştığını da gösteriyor. Her tarafımız komedinin kendisiyle
sarılmış durumda bunun sonucunda da insanların bayağılaştığını söylemek yanlış
olmaz. Komedinin değersiz bir unsur olduğu anlamına gelmiyor ama komedyaların
bir bayağı insan taklidi olduğunu da yadsımamak gerekir.
Aristoteles Poetika VI
"Tragedya,
acıma ve korku yoluyla bu gibi duygulardan bir arınma sağlamak için, ağırlığı
olan, tamamlanmış, belirli bir uzunluğa sahip bir eylemin, her bölümünde ayrı
ayrı biçimlerde çeşnilendirilirmiş bir dil kullanarak, anlatı aracılığıyla
değil, davranışlarda bulunan insanlar aracılığıyla taklit edilmesidir."
Aslında
komedyayı ve komedyayı taklit eden insanı bayağı yapan da tam olarak bu
tanımdır.
Tragedyayı özgün
yapan 6 öğe vardır. Bunlar;
1.Öykü [Mythos]
2.Karakterler [Ethe]
3.Dil kullanımı
[Leksis]
4.Düşünce [Dianoia]
5.Görsellik [Opsis]
6.Şarkı [Melopoiia]
sırasıyla bu
şekilde verilir.
Aristoteles Poetika VII
Tragedya nasıl
olmalı?
Bu kitabı dünya tarihinin
en önemli kitaplarından biri yapan bölümü tam olarak da bu bölümle başlıyor.
Soru sadece tragedyalara bir biçim kazandırmakla kalmıyor. Kendinden sonra
gelecek tüm sanat unsurlarına yeni bir biçim kazandırıyor. Şunu da söylemeli ki
diyalektik sanat sadece sanata değil bilime ve felsefeye de farklı bir bakış
açısı kazandırıyor.
Aristoteles
bütün, başlangıcı, ortası ve sonu olan şeylere Tragedya der. Ardından bunları
tanımlar. Başlangıç, kendisinden önce zorunlu olarak bir şey gelmeyen ama
kendisinden sonra bir şeyin geliyor olması olağan olan şeydir.
Orta,
başlangıçtan sonra gelen ve kendisinden sonra da bir şey gelecek olması olağan
olan şeydir.
Son ise zorunlu
olarak bir şeyin ardından gelmesi gereken şeydir.
Burada özellikle
sonun ardından bir olay gelmeyecek şekilde kesik bir hali olmadığı dikkatinizi
çekmiş olmalı. Çünkü Tragedyaların sonu aslında bir şeyden yani burada ortadan
sona gelen ama kendisinden sonra bir şey gelebilir şekilde de olabilir. Kendisi
sıralamada sonda geliyor olmasıyla ucu açık bir şekilde hikayeyi bağlamaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder