Semonides
Semonides
“Tanrılar kolayca
çeler ölümlülerin aklını.”
Hiç
bilmediğiniz bir zamanda olduğunuzu hayal edin. Bir kurban aramaktasınız. Feda
edecek hiçbir şeyiniz yok. Başa dönmekten başka bir çare de göremiyorsunuz.
Aslında doğmak, kederin yuvasında uyanmak bu. Bu sonsuz bir uykudan kaçmaya
çalışmak demek değil. Daha önce hiç rüya görmediği için üzülen insanlardan biri
gibi kayış gibi bitmek tükenmek bilmeyen bir çiğnemeye çevirmek yaşamı. Her
denemede her ısırıkta bu son bu sefer olacak; bu inançla her sabah tekrar uyanmak.
Kim bilir?
Kimsenin
bilmediğini sanıyoruz. Herkes için kendi doğruları sonsuzun aynasında parıldıyor.
Hiçbirinin gerçek olmadığını anlıyor.
Diyor ki bu bir uyku.
Falanca uykuda binlerce kez uyan.
Falanca uykuya binlerce kez dal.
Adını
bilmiyorum ancak benimle konuştuğuna her zaman şahit oluyorum. Yolarda benimlesin,
evde kitaplarımın arasına duruyorsun. Raflardan almıyorum seni çoğu zaman. Ürkme
diye sakince okuyorum kelimeleri zihnimde bile. Uzun zaman sonra dönüyorum arana,
seni bir daha terk etmeyeceğim unutma.
*
*
*
Acıyı seninle tanıştırmadım.
Masaya oturduğum zamanlarda ne kadar acı duyduğumu fısıldamadım
sana.
Aslında seninle on yedi kez tanıştık.
Sen hepsini unuttun.
On yedi kez ayrı evrenler yarattık seninle.
Her birinde ince detaylarda cehennemler yarattık.
Hiç kullanılmamış evrenler alıp marketten israf ettik, kendimizle.
Bizi tanımaya başladı, hafızanın bekçileri.
Her unutuşumuzda biraz daha kolay hatırlar olduk.
En son ne zaman unuttuk şimdi, kaçıncıya hatırlıyoruz.
İkimizde mi unutuyoruz?
Sadece ben mi unuttum hangi renk olduğunu gözlerinin?
Beni tanır gibi yapmalarına alışmaya başladım.
Ben seni unutmalarımı hatırlıyorum.
Kim bilir belki sen de hatırlıyorsundur.
Bana fark ettirmemek için hiç söylemedin.
Ama her cehennemde unutuyoruz.
Orası kesin.
Şimdi kaçıncıyı oynuyorduk.
Bu kaçtı.
Sonu geldi.
Unuttum.
Sen kimdin?
Comments
Post a Comment