22 OCAK 2023

 

22.01.2023

            Bakınız bugünün bir yazın yorgunluğu olduğunu kendime itiraf etmeliyim ve sadece yazarak insanın ne kadar çok yorulabileceğini bugün kendi yazınımın dışına rutinimin arkalarında kalmış bir konuyla ilgili yazdığım için belki de yorgun düştüm. Bilimin kendisi veya tarihi ile yazılmış cümlelere verdiğim kutsallığın yanın şu an yazdıklarımın çok daha kutsal olduğunu düşünüyorum. Yazdıklarımın tamamının bana ait olduğu düşüncesi olduğumdan değil elbet ama bilgi herkes için bilgidir. Kelimelerle oynama şansım azaldıkça yazının kendisinden de uzaklaşmaya başlıyorum. Yaptığımın doğru olmadığının farkında olarak yapıyorum bunu. Uydurmaya alışmışlık da diyebilirim kendimce. Uydurmaya biçmeye kesmeye alışınca kelimeler sana itaat eder sanıyorsun. Sonra bir yazının içinde kelimelere itaat etmen gerektiğinde bu iş çok zor ve yorucu bir hal alıyor. Tam altmış üç gündür bu günlüğü deva ettiriyorum bir bağımlılığa da dönüştü sayılır benim için. Yazının içinden çıkıp bir hortlak gibi bilgisayarın ekranın beynime saplanacak şeyler yazmaya çalışıyorum. Bir anlamı olsun isterdim yazdıklarımın herkes adına. Marx gibi dünyayı değiştirmek için yola çıkabilirdim mesela. Sonsuza dek diyerek sonsuz olmayan bedenden çıkan sonsuz cümleler yaratabilirdim ama imkânsız. İmkân verilmediği için değil aksi halde bir yaratıcı olduğuna inanmak zorunda kalacağımdan. Sonlarla ve başlangıçlarla kafayı bozmuş biri olarak cesedimin üzerinden yürüyüp geçen birine sahiplik yapabilirim. Uzun zamandır sarhoş olmayan alkolikler tanıyorum. Onlar alkolü sarhoş oldukları ya da zevk aldıkları için içiyor gibi yaparlar ancak sonraları gözlerinde şahit oldum o namussuz bağımlılık titremesine. Bağımlı olmak bir anlam yaratmak için verilen uğraştır. Öyle zordur ki günü gelip gerçekleştiğinde tek önemli şey o kalacağından insan bağımsızlaşamaz artık. Bağımlı olmanın toplum için ne derece bir önemi olabilir ki aslında. Benim yazmaya ve anlatmaya olan bağımlılığın uyuyan bir toplumu ne derece ilgilendiriyor ki aslında, hiç.

            Ben uzun uzadıya bağımlılık hakkında konuşabilirim. Hatta bu konuşmayı öyle sanatsal bir hale getirebilirim ki benim psikolojiye olan ilgimin sonsuzluktan çıkıp geldiğine inanabilir  Albay Freud Kendisi her ne kadar iyi bir insan olmasa da. Bağımlı bağımlılıklar da vardır. Zorla bağımlı yapılan kör kütük aşıklar. Onların aklında bu bağımlılık baştan beri yoktur. Hiç denemek istememişlerdir. Günü gelip de onlara bu bağımı verenler, bağımlılığını en çok eleştirenler olacaklar. Sevgisiz kalan çocuk sigaraya sarıldığında kendini dumanın süzülen beynin içinde körelen sinirlerin verdiği uyuşuk hissizleşmeden daha öte bir bağımlıdır sevmeye. Sevecek pek bir şeyi kalmayınca da sadece sigarayı bile sever hale gelebilir kendince. Bakınız bütün bir dünyayı da sevebilir ama sevmek zorunda kalmadığı sürece kendisinden başka sadece bağımlılığı sevmeyi seçer. Çünkü sorun sevgi değil kaybetmektir.

            Kimse sevmekten ya da sevilmekten korkmaz herkes sevdiğini kaybetmekten korkar her şeyi kaybeder insan benim gibi geriye sadece bağımlılıkları kalır, benimki de yazmak.

.

.

.

.

.

Bağımlılık bildirgesi

 

Uzun zaman kısa zaman ölü adam

Bir varmış bir yokmuş doğan adam

 

Bakınız burada bir adam var

Kendisi zamandan beridir var

 

Belki’nin gölgesinde ayrılmış tanrıdan

Belirsizlik olup çıkmış zamanın rahminden

 

Doğumuna şahit olan üç meleğe eşlik etti zaman

Birinci üç melek mekândan diğeri baştan aşağı zaman

 

Bağım bağım düşürmedi elinden zamanı

İsmine dendi Âdem, zaman da ona bağımlı

 

Kaçıp kurtulamadı dört melekten

Bitip var olmadı bütün yaşamaktan

 

Kitap gibi serildi hayatı insandan insana

Yalan yazmaktan kimse ölmedi zamandan zamana

 

Güneş doğacak bir masal gibi

Ay doğacak tıpkı dün gibi

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar