Akıl Çağı



    İçinizden birinin bir inanca duyduğu saygı, aslında kendi inançsızlığına bir ihanettir. İnsanların, inançsızca yaşamak zorunda hissedenlere karşı beslediği kin ve nefret inancı bir alet yaptı. Bu alet zaman içinde sivrildi ve önüne çıkan her güçten daha güçlü hale geldi. O halde bu inanç sistemlerine karşı durma gücünü arzu eden inançsızlık bununla savaşacak aletler ya da gücünü temsil edebilecek bir olgu bulmak zorundadır. 

İnancın Sınıfsallığı

İnsanların inanç üzerinden kurdukları en büyük yargı inancın bir sınıfa ait olduğu yalanıdır. Burada inançla kastedilen sadece dini ya da geleneksel inançlar değildir. İnsanların kendi dışında biriyle ortak bir anlam taşıdığını düşünmeden bir olguyla kurmaya çalıştığı her ilişki bir inançtır. Bir nesnenin güzel olduğuna inanmak o nesneyi güzel yapmadığı gibi aksi de geçerli değildir. Öznel olan her kavramın bir tür inanç yarattığını tabii ki söylemiyorum. Ancak inançların öznel düşüncelere dayandığını anlatmak istiyorum. Bu yazının tamamı da benim öznel düşüncelerim etrafında şekillenmesine rağmen asla benim inançlarımı yansıtmıyor. Buradan da benim bir inanca sahip olmadığım fikriyle karşılaşırsanız yolunuzu çevirin. Benim bu yazıyı yazmaktaki amacım inancı bir sınıf olarak düşüncenin katlarından bir yere yerleştirmek. Yani inancın bir epistemolojik olarak bilginin içinde bir sınıf olabileceğini söyleyeceğim.

Ne demek istediğimi açıklamak o kadar kolay değil. Öncelikle inanç kavramını daha ayrıntılı olarak ele alalım. İnançların insandan bağımsız bir anlamı olmadığını düşünüyoruz. Ancak bilimi inançtan ayıran temel kuram zekâ koşulu içinde olan tüm analizler, bilimsel olarak bulduğumuz sonuçlarının aynısını vermek zorunda. Bilimin aynı şekilde zekanın yaratabildiği en ayırt edilebilir ifadeler bütünü olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki temel özellik de ifadelerimizin yanlışlanabilir olmasından kaynaklanır. İfadeler birbirine bağıl şekilde ifade edildiğinden sonuçlar da bizim algılarımızdan bağımsız olgulardan oluşacak şekilde ortaya koyulabilir. Yapay bir zekanın da şifrelerini çözebileceği şekliyle oluşan ifadeler, doğrulukları cinsinden değil yanlışlanabilir olmaları cinsinden ortaya koyulur.

Bilimi anladıysak inancın ne ifade ettiğini eşeleyebiliriz. İnançlarımız, bilimin temeline insan olma gereçlerine dayanır. İnançsal ifadeleri bilimsel ifadelerden ayıran en temel özellik ifadelerin bilimin ortaya koyduğu ilişkilerden muaf olmasıdır. Diyelim ki ifadelerimizi kanıtlamak için girişimde bulunmak istiyoruz. Söylediklerimizi anlatmanın yolları arasında temel argümanların aslında olgusal olmadıklarının kanıtlanması, ifadelerin inanç türünde olduğunu kanıtlamış olur. Bu açıdan bilimin içinde bulunan inançsal ifadeler anında göze çarpacaktır. Örneğin yasalarımızın ifade ediliş şekliyle hiçbir kesin kanıt olmamasına rağmen yanlışlayamadığımız olgulara inanmayı seçeriz. Bunlardan üreteceğimiz bilimsel bilgiyse bizimle doğrudan ilişki kuran ve kullanılabilir araçlara dönüşür. Artık bu araçlarla farklı olgular test edilebilir. 

“F = ma” gibi temel bir yasayı yanlışlanmadığı müddetçe güvenilir kılan da bu eşyalaşabilme yeteneğidir. Yasalarımız doğayı açıklama çabalarının yanında aynı zamanda işleyen unsurlar hakkında türetilebilir bir kuramlar bütününü ortaya koyarlar. Bu da demek oluyor ki evrenin merkezinde yer alan bilim anlayışı yerine, evreni dışarıdan izlemekte olan bir gözlemci pozisyonundaki bilim fikri bilim adında daha değerlidir.

 Einstein alan denklemlerinin bu gözlemcinin konumunu daha iyi anladığını bu anlamda düşünebilirsiniz. Adımlar genişledikçe gerçekleşecek kuramların zihindeki genişlemeyle paralel akımlar yaratması da daha muhtemel oluyor. İnancın safları sıklaştıkça aklın içinden daha fazla olgu, olgular çağında kurulu daha fazla ilişki; bu ilişkilere daha fazla verilecek bilim adını işinde barındırıyoruz. Gelecek her terimin bilimleşmeyi arzuladığı bir dönem olacak. Belki bir dönem sonra karşılaştığımız her olguya bir bilimle sesleneceğiz. Sokakları çalı bilimciler, ağaç bilimciler, bulut bilimciler, hatta kitap bilimcilerle dolduracağız. 


Yorumlar

Popüler Yayınlar