BENİMLE
Yolların hep aynı yere çıktığı kocaman bir şehir. İnsanları düşündükçe hayalleri ve sorumlulukları; ben tüm o sorunların sorumlulukların altında ezilir gibi oldum. Bedenim sanki çok daha eski ağrılarını kasların ezilip büzülmüşlüğünden sızan metafizik ruhlar gibi beynin kıvrımlarında çıkıyor acılarım. Şimdi anlamını bilseydiniz sizlerden bahsedebilirdim. Her gün hiç bilmeden nasıl acısını duyduğumu bu tutumun. Bir bilseydiniz, önceden kim olduğumu…
Öykülerin kahramanları olduğunu sanırsanız, bazı öykülerin sadece anlamları vardır. Ben de o öykülerden birinde baş rolüm. Yalnızlığım, kibirli ellerinden uzanıyor çocukların. Ne zaman bir sorumluluğun altına girdilerse insanlar, yokluklarını hissettiriyorlar kendilerine. Zamanın geçmesini bekliyorlar. Geçmiyor. Suni bir havası var kısacık günlerin. Düşünüyorsun; ben kaç yaşında olmalıydım? Düşüncelerine cevap verdiğini sanıyorsun içindeki ruhun. Şimdi garip bir öykünün şiirini dillendirmek niyetindeyim.
Sanki daha önce de yürünmüş bu yollardan
Zenginler daha önce de ezmiş fakirleri
Güçlü olanlar güçsüzlükle bağlanmış
Öfkeliler koruyucularını bulmuşlar
Aralarından bir kimse bile yokmuş
Kurtarıcı olmayı kimse yeğlememiş
Fizikçiler doğa adamları olarak biliniyormuş
Toplum, topluluk ve insanlar ne zaman ki görmüşler
Gördüklerinden emin olmak yerine
Gözlerine iftira atmışlar
Olsa olsa bizim hatamızdır.
Tanrı bize yanlışı göstermez demişler
Yukarıya bakıp tanrıyı aramışlar kendilerince
Kaç kez daha mutlu olmak için aynı yalanı dinleyeceksiniz?
Bunu sorular kitaplığından ödünç aldım.
Sahiden siz de herkes gibi olmaya başarmaya,
Başarıya olan açlığınızdan ne zaman doyacaksınız.
Sokaklar sizi yolların bitimin de mi mutluluğa çıkaracak sanıyorsunuz
Öyküsel bir devrimi konu alabilir içimizdeki devrim.
Öyküsel olur çünkü diyalektik öyle buyurur.
Aristoteles kibriyle yakmıştır güzelliği
O olmasaydı daha özgür olacaktı öyküler
Kurallara uymadığı için, diğerleri gibi görünmedikleri için
Suçlanmayacaklardı
Tüm suç kibrin parça parça döküldüğü tanrı sözlerinde olacaktı.
Aristo kendi gününde doğan bir güneş gibiydi
Gün değişti ;
Baş aşağı durduğu için gündüzünü kıyamet sananlar oldu.
İnsanların etiket edinmek için verdikleri uğraş çok kutsal sayılır değil mi?
Güneşin tersten doğmasını beklemek gibi
Hangi adı verirlerse versinler,
Çok önceden ölecek insanlar
Dünya çok sonrasında yok olacak insandan
Aslında yok olmayacak da bunca çabasıyla
Çocukların bildiği utanmaz bir ışık huzmesi gelecek gözlerimize
Her zamanki gibi diğer çocuklara soracağız.
İnsan, kendini bilip emin olabilseydi bilip bilmediklerinden
Çoktan yalnızca kendi kalırdı bahaçesinde
Çitler neden örüldü ilk kez
İlk taştan duvar kimin aklına geldi
Kendini önce toplumdan
Sonra bir başkasından ayırmak kimin yarattığı bir düzenbazlıktı
Çok zaman oldu
Su dağın üzerinden düşmeyi bıraktığında duracak şelaler
Dedim değil mi?
Bunlar uydurulmadı zihinde
Kibirli insanlar kendilerini daha iyi tanıyorlar sanıyordum.
Kibirli inanların kendilerini hiç tanımadığını anladım.
Ne bilip bilmediğim konusunda oldukça iyi bir yaklaşıklık vardı elimde
Son zamanlarda da bu ikilemlerle savaşıyordum.
Çağın unutulmaz aydınlarından biriyim
Benden çok daha mutlu
Kimsenin ne olduğunu bilmediği insanlar var
Benim kim olduğumu herkes öyle iyi biliyor ki
Bu bilinirliğin mücver bir bilinmezlik olduğunu anlatamadım
Geçen gün o çocukla tanıştım.
Tanımadığımdan değil de çocuğa sormak istedim
”Neden buradasın?”
Tanıyordum geçmişini elindeki izlerden
Eve döndüğünde karşısına çıkacak insanları, tanıyordum.
Ben de dilenciydim onun gibi
Dedim ona mecbur değilsin yaşamaya
Aklımda ürpertici sözler yankılandı
İnsanların unuttuğu kitaptan
Geçen bir çocuklar karşılaştım;
Sonradan öğrendim ki
Karşılaştığım genç, benim gençliğimmiş
Sahi gençliğimizle karşılaşsak
Kendimizi tanıyabilir miydik?
Yorumlar
Yorum Gönder